8 Eylül 2010 Çarşamba

başlık koyarsınız dimi, ben bulamadım da?

sürprizleri sevmeyen ama anlık planları çok seven biriyim ben, tezat ama öyle...olayların getirisine göre hareket etmek daha çok hoşuma gidiyor, sevgiliminde öyle, aslında minik adamdan sonra biraz frenledim bu huyumu ama yine de mümkün oldukça rüzgarın estiği yöne doğru takılıyoruz. minik adamı ilk defa trene bindirelim diye başladığımız yarım saatlik yolculuk Eminönü Hayyam çarşına kadar uzadı...
enteresan bir İstanbul sakiniyim ben, uzun yıllardır burda yaşamama rağmen bugün üçüncü kez trene bindim. hatta daha önce hiç trenle uzun yolculuk yapmadığım için nasıl olacağını merak da ettim. sonrada yurtdışında olsak heryere trenle giderdik ama kendi memleketimizde ne kadar az kullanıyoruz aslında temizmiş diye düşünüp kendimden utandım...
ama vapur öyle değil, temiz ya da pis oluşu fark etmiyor benim için. vapura binmek tamamen özgür olmakla aynı. sanıyorum minik adam içinde aynısı geçerli su olsun, deniz olsun, balık olsun yetiyor...

2 yorum:

lunawar dedi ki...

bu fıstığın fotoğrafları ne güzel..

nilo dedi ki...

saol bebek!:)