31 Ekim 2009 Cumartesi

Oğluşumun Yasemin teyzesini oğluşunun yanına uğurladık...

.aylardır oğluma kendi oğlun gibi baktığın, ilgilendiğin için,
.tüm haylazlıklarına rağmen O'na sevgiyle yaklaştığın için,
.her ihtiyacına, en ufak isteğine bile tepkisiz kalmadığın için,
.yemeğine, uykusuna, vitaminlerine, oyununa ve oyuncaklarına önem verdiğin için,
.O' nun için en iyisini düşündüğün için,
.bizden biri olduğun için,
.ailemizin bir parçası olduğun için,
.Çok çok teşekkür ederim...

.Oğluma seni unutturmayacağım merak etme :)
.Sende bizi unutma emi, kapımız sana her zaman açık...

30 Ekim 2009 Cuma

Dikkat, gribal enfeksiyon tehlikesi!!!

Kırgınım, hastayım, sümüklüyüm...
Bir elimde mendil, bir elimde ıhlamur var...
Boşuna eskiler paçavra hastalığı diye dememişler, dayak yemiş gibiyim...
Minik adam bile alıştı artık yüzümdeki maskeye, ilk günkü kadar çekiştirmiyo...

Görsel: kaynak

27 Ekim 2009 Salı

Canım annem, iyi ki doğmuşsun...

.çocukluğumuzu hatırlağımda hep yaramazlıklarımız aklıma geliyor önce.
.fırtına ikili gibiydik Esat'la.
.kapının camlarını mı kırmadık, halıyı mı yakmadık, arabayı mı kaçırmadık.
.hatta birgün salondaki orta sehpayı bile kırmıştık :).
.tüm bu haylazlıklarımıza rağmen, sen çok sabırlıydın.
.her seferinde sevgiyle, sakinlikle ve olgunlukla yaklaştın bize.
.bırak bağırmayı bir kere bile ters baktığını hatırlamıyorum.
.şimdi benim de bir çocuğum var.
.ve seni gerçekten daha iyi anlamaya başladığımı düşünüyorum.
.seni anladıkça sabrına, tavrına, olgunluğuna daha da çok hayran oluyorum.

.iyi varsın annecim ve iyi ki benim annemsin.
.doğum günün kutlu olsun, çook uzun yaşa emi.
.çocuklarınla, torun(lar belki:)unla, eşinle bir ömür...
.ayrıca uzun yaşamak istemediğini biliyorum ama ben istiyorum napim:).

.annem, seni çok seviyorum...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Valkyrie...

Son zamanlarda izlediğim en seyredilesi filmlerden bir tanesiydi Valkyrie...

Filmin konusunda bahsedersem biraz; İkinci Dünya Savaşı sırasında, birkaç Alman subayı Adolf Hitler’e suikast yapmayı planlarlar ve savaşı bitirmek adına ellerinden geleni yapmaya, güçlerini kullanmaya başlarlar. Valkyrie adı verdikleri operasyon sayesinde Nazi hükümetine karşı bir ayaklanma başlatırlar. Operasyonun başında olan cesaretli Albay Claus von Stauffenberg, Tom Cruise tarafından başarılı bir oyunculukla canlandırılıyor. Diğer nazi filmlerinden önemli bir farkı; film boyunca bir tane bile toplama kampı görünmüyor olması.

Aslında hem National Geographic' te hemde Ntv' de suikasti anlatan belgeselleri izlemiştim ama filmde ayrı bir hava vardı. Tüm o çabaları izlerken keşke başarmış olsalardı diye geçirdim içimden. Çok samimi bir itiraf, bir hümanist olarak gerçekten başarmış olmalarını diledim....

Bu resmi gördükten, bu filmi izledikten ve tüm yaşadığımız olaylar sonrasında içimdeki barış ve huzur istediği daha da arttı...

Tavsiye olunur...

23 Ekim 2009 Cuma

Non-Violence!

bir arkadaşımın gezi fotoğraflarına bakarken gördüm bu heykeli
ve gerçekten çok etkilendim.
yeni değil ama ben -nedense- yeni gördüm.
resim, aklıma gelmesini istemediğim,
görmek, bilmek istemediğim çok şey anlatıyor, malesef.
bahsetmek istemiyorum bunlardan şimdi,
eminim okuyan herkes ne demek istediğimi anlamıştır.
yine malesef...

heykelin hikayeside kendisi gibi çok anlamlı.
Carl Fredrick Reutersward tarafından 1980 yılında John Lennon' ın öldürülmesinden sonra yapılmış.
birçok farklı ülkede benzerleri de mevcut...

son söz olarak: "Barış!"

Görsel kaynak burdan.

22 Ekim 2009 Perşembe

Poz mu veriyo yoksa bana mı öyle geliyo?

belki annesi fotoğraf çekmeyi seviyor diye,
belki minik adam poz vermeyi seviyor diye,
belki de annesinin fotoğraflara bakarken objektif olamadığından mı,
bilinmez,
ne zaman O' nu çağırsam,
ayrı bir gülüyo,
ayrı bir bakıyo sanki...




Resimleri daha net görmek için üstlerine bir tık...

21 Ekim 2009 Çarşamba

Ben, Mona Lisa...

Jeanne Kalogridis' in son kitabı Ben, Mona Lisa.
Sevgili Gökçekız okumuş beğenmiş, merak ettim bende bir okuyayım dedim. Gerçi kitabı geçen haftalarda okudum ama ancak yazmak için fırsatım oldu:)

Kitapta Mona Lisa' nın hayatına, genç kızlığına, anne ve babasına, evliliğine ve çocuğuna kadar birçok ayrıntıya yer verilmiş. Şimdiye kadar Mona Lisa ile ilgili ortaya atılmış biçok sav olduğunu biliyordum ama bu kitap en ilginçlerinden biri oldu gerçekten. Beni en çok şaşırtan noktalardan biri Floransa' da "Mona Lisa' nın resminin yapıldığı ev burası" şeklinde bir yaklaşımla ev reklam malzemesi olarak kullanıyorken aslında kitaba göre ev yaşadığı evlerden sadece bir tanesi ve resim aslında kilisede yapılmış. Ama tartışılmaz bir gerçek var ki resmin yapım tekniği, ayrıntılarındaki güzellik, Paris' teki Louvre müzesinin tek bir duvarını hakkını vererek sahipleniyor.

Bir başka nokta da Mona Lisa' nın babası, tam bir muamma. Kitapta gerçekliğinin netleşmesi gereken, sağlam kanıtlar gerektiren olaylar var. Bazıları biraz açık uçlu kalmış.

Ayrıca kitabın yazım dili gayet akıcı, okuması keyifli bir kitap hele de benim gibi yaşanmışlıklardan işin içine girince daha da bağlanırım diyorsanız, tavsiye olunur...

Okumak isteyenlere ufak ama önemli bir not: kitabın birinci basımında bölüm eksiği var -yaklaşık 20 bölüm- eksik bölümleri Pegasus yayınevini arayarak temin edebilirsiniz.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Ortalarda yokuz ama nerelerde olduğumuzda meçhul?

kaç gündür pek sesimiz çıkmıyor...
ailece yoğun bir dönemdeyiz galiba:)
bir ara sadece bu üç hafta geçsin bana yeter diyordum ama
haftalar bittikten sonra pek de yetmediğini anladım...

plaza insanları diye bir kavram var, belki biliniyordur,
sabah girerler ofise akşam zor atarlar kendilerini dışarı bazen de atamazlar,
onlardan biri olma yolunda mutsuz mutsuz ilerliyorum...

sevgilim de ciddi oryantasyon bozuklukları başladı,
birbeşyüz parçaya bölünmekten olsa gerek...

minik adamın son zamanlarda keyfi yerinde, 9. dişini çıkartıyor.
geçen hafta üst damağında morarmış koca bir şişlik görünce baya bir şaşırdım.
bahane oldu doktor Alev' e gittik.
bir ilk daha, artık böyle çıkabilirmiş dişleri.
bu arada uzamış boyu, 78cm olmuş, kilosu da 10,400 gr.
herşey yolunda O'ndan yana, çok şükür...
daha fazla konuşmaya başladı, kendince dayı, teyze, tilki, karga diyo,
yemek istediği şeyleri gösteriyo,
yanımıza oturup kitap okutturuyo, resimlerini inceliyo,
puzzle, ikea oyuncaklarından bunu ve bunu, bir de arabalarını çok seviyo,
biraz daha bebeklikten çıktı sanki, artık baya baya çocuk gibi davranıyo....



Saçlar da baya uzadı...

6 Ekim 2009 Salı

Where is my mom!??

Daha önce ki bi yazımda yayınlamıştım bu fotonun orijinalini...
Sonrasında iki farklı yorum geldi...
Paylaşmak istedim...

Bunu sevgili Luna gönderdi...
Çok hüzünlendirdi beni...
Kıyamam ya...

Bunu da sevgili Tuğçe...
Baktıkça içim buruluyo...

3 Ekim 2009 Cumartesi

Alıpta başını gitmek istersin...

biraz hava alsak, biraz soluklansak.
kendimizi, kafamızı dinlesek,
baktığımız şeyleri gerçekten görmeye zaman ayırsak.
hayatın karmaşasından çıkıp, bol bol anı yaşasak,
en önemlisi tadını çıkarsak.
yollara düşsek gene.
tek derdimiz valiz toplama, boşaltma olsa.
sıyrılsak tüm kimliklerimizden,
eski günlerdeki gibi sen sadece sen olsan, ben de ben.
tekrar keşfetsek hayatı.
haritayı çantamızın dibine atsak,
yine girilmemiş yollara girsek,
kaybolduk derken iyi ki kaybolmuşuz dedirten bişeyler bulsak.
yeni tatlar denesek orda burda.
kimsenin ne dediğini anlamasak,
kimsede bizim ne dediğimizi anlamasa.
gelip geçen ama kalıcı hatıralar arayan turistler olsak.

sevgilim, istersen yine bu sokaklarda
istersen yepyenilerinde,
bu aralar bi yürüsek mi?
Ne dersin?

2 Ekim 2009 Cuma

Yolun açık olsun...

.ne zaman geldin, ne zaman gidiyorsun.
.sanki daha dün hoşgeldin diye sarıldım, şimdi hoşçakal diyorsun.
.halbuki daha yapacak çok şeyimiz vardı.
.yapacaklarımız bir yana, otursak, konuşsak sadece.
.ben buna bile doyamadım.
.yetmedi beş haftacık, sana da, bize de yetmedi...
.
.canım kardeşim.
.yolun açık olsun.
.yalnız değilsin, seni hep özleyen ve çok seven bir ailen var.
.geri döneceğin günü bekliyorum.
.her zaman aklımdasın.
.
.seni çoook seven ablan.