28 Ağustos 2010 Cumartesi

kraki ile tanışmak ister misiniz?

tatilden sonra İstanbul' a alışmak ne kadar da zormuş, sıcağı, kalabalığı, trafiği hepsi insanın ayrı ayrı gözüne batıyo. minik adamdan ayrılıp tekrar işe gitmekse en zoru oldu. üç dört gün önceden anne ile babanın işe gideceğini anlatmaya başladık, az da olsa ağlar diye beklerken hiç ağlamadı hatta kapıda kısacık bir öpücük verdikten sonra poposunu dönüp hızla odasına doğru koşmaya başladı. bozuldum valla ne diyeyim ama kısa bir süreliğine sonra geçti. bu hafta nasıl bitti anlamadım valla cumartesi oldu bile. yeni bir uygulamaya başladık nasıl olsa bitmiyor diye ne kadar iş olursa olsun mesaiye kalmamak. dün akşam baya bir bozduk ama olsun yine de dört gün eve normal saatte gelmek cepte. işe alışabildim mi hayır, iki haftalık tatilden çıkmama rağmen iyi ki pazartesi tatil diyorum...

evimi özlemişim... özledim özlemesine de döndükten sonra bitmeyen işler vardır ya, ayak altında durmasın diye boşaltılan valizler, etrafı toplarken aradan çıksın diye makinaya atılan çamaşırlar, hafta içi rahat ederim diye yapılan temizlik, yığılan ütüler ile uğraştım biraz, çabuk bitti ama... üç kişilik evimde sakin sessiz bir akşam üstünden sonra güzel bir film izleyip, yatağıma yatmayı özlemişim... tatilin ilk haftası kalabalığa alışmakla ikinci haftası tadını çıkarmakla bu hafta ise tekrar sakinliğe alışmakla geçti. diyeceğim şu ki hem insanları özledim hem de özlemedim. özlediklerimin bir kısmı ile bugün çok keyifli bir müzik atölyesine katıldık...

yamaha müzik okulunda haftanın bir günü birbuçuk dört yaş arası çocuklar için müzik eğitimi veriliyor. minik adam "mümü, mümü (müzik), güm güm" diyerek keyifle okulun yolunu tuttuk ama içeri girdiğimiz andan itibaren ilk ders olmasınında verdiği etkiyle yerinden kalkmadı, ellerini çırpmadı, birçok oyuna katılmadı. sevmedi diye korktum, ilk 20 dakikayı böyle geçirdi çünkü, sonrasında biraz biraz alışma belirtileri gösterip katıldı şarkılara.

ilk başta minik adamı sınıfta tutmakta ders bittikten sonra da sınıftan çıkarakta zorlandık. oynamakta çekindiği oyuncaklar ile herkes gittikten sonra oynamaya başladı, davul çaldı, çıngırak yumurtalar ile oynadı, topları tekrar etrafa döktü, hatta büyük sınıfları gezip orga bile el attı.
biz denedik ve çok eğlendik, biz de deneyelim derseniz bir bakın deriz: yamaha müzik okulu... herkese iyi haftasonları, öptüm sardım...

23 Ağustos 2010 Pazartesi

deniz ve kum connection...

tatilci nilo, sevgilisi ve minik adam ile beraber istanbul' a dönüş yapmıştır. bütün bir haftasonunu evde, pazartesini ise işte çalışarak geçirmiş ve tatil resimlerine bile az önce bakabilmiştir. en kısa zamanda detaylı bişeyler karalayacağını aklında bir dolu şey olduğunu ancak şimdilik herkesi öptüğünü belirtmiştir.
taze tatilciden minik bir not: tatilin iyisi kötüsü olmaz biliyorum ama böylesi dostlar başınaydı :))

8 Ağustos 2010 Pazar

feel like leaving...

işler tamam, valizler hazır, psikoloji süper artık yola çıkma vakti geldi. minik adamla beraber iki haftalığına tatile gidiyoruz, her gün mükemmel deniz manzarasına uyanıp geceleri serin serin uykuya dalacağız. sevgilimi özleyeceğiz beş gün kadarcık onun dışında hiiiç bişeyler bize dokunmaz artık :)
kendinize iyi bakın millet, sıcaklar da aklınıza mukayet olun, gelmeye çalışacağım,  şimdilik öptüm, sardım ve kaçtım...