30 Aralık 2009 Çarşamba

dilesem dilesem ne dilesem?

.bol bol huzur, iç huzuru diliyorum bu sene.
.yenilikler yapabilmek ve onlara uyum sağlamak içinse güç.
.hayata olumlu bakabilmeye devam etmek,
.kötülükleri, fesatı, mutsuzluğu da tüm varlığımla itmek istiyorum, bizden uzak olsunlar.
.kazasız, belasız, iğnesiz, doktorsuz, hastanesiz bir yıl geçsin.
.yine bu sene de bir elimi minik adam diğerini sevgilim tutsun.
.daha iyi bir insan olma yolundan şaşmadan biraz daha büyüyeyim,
.geçen sene yaptığım hatalardan ders almış olarak yoluma devam edeyim.
.
.2010, yepyeni ve hayırlı başlangıçlar yılı olsun.
.yeni aşıklar katılsın mesela ailemize -kıslar sözüm size:)-
.dünya daha yaşanası, en azında bu şehir daha yaşanası bir yer olsun.
.küresel ısınma yavaşlasın, yeşil alanlar arttırılsın,
.aç çocuk, aç bebek kalmasın ve insanlar hayvanlara eziyet etmesin, savaşlar bitsin istiyorum.
.sevgili bloggerlar, benden böyle, birazı bile gerçekleşse mutlu olmaya hazırım ben.
.hepinizin yeni yılı kutlu olsun, sevgiyle kalın...

bizim hediyelerimizde geldiiiii:)

dün hem bizim hediyemiz sahibine ulaştı hem de biz hediyemizi aldık:)
iş çıkışı ne güzel bir sürpriz oldu benim için!
çok sevdim ben bu çekiliş işini yahu yine yapalım bence.
ama işin en zor kısmını Ebru gerçekleştirdi, sabrın ve bu harika fikrin için teşekkürler canım:)
.
hediyemiz Sude Naz ve annesi Eylem' den...
cimcime kız, minik adama koca popolu, sevimli bir inecik seçmiş,
banada Alacakaranlık serisi yazarının son kitabı Göçebe' yi beğenmiş:)
hemen oynamaya başladı minik adam hediyesiyle, paralar attı içinde, salladı durdu bütün gece:)
bense sıraya koydum kitabımı ve başına bişey gelmesin diyede kütüphaneye kaldırdım.
.
sevgili Sude Naz ve Eylem, çok teşekkür ederiz, çok beğendik hediyelerimizi.
sizede mutlu, sağlıklı ve huzur dolu bir sene diliyoruz ailece.
öptük, sardık ikinizi:)

29 Aralık 2009 Salı

Hediyemiz sahibine ulaştı:)

demeyin sakın "hiç gönderilen hediyeden bahsedilir mi?" diye.
sonunda sahibine ulaştı ya sağsalim çok mutluyum:)
.
Alisnur 'cum, bir süredir birbirinden güzel örgülerinin takipçisiyim,
hepsi el emeği göz nuru gerçekten ellerine sağlık.
hediyemizi beğenmene ayrıca çok sevindim.
güzel günlerde, sağlıkla ve mutlulukla kullan şekerim.
.
mutlu, sağlıklı, huzurlu, sevgi dolu, bol kahkahalı bir sene diliyoruz...

28 Aralık 2009 Pazartesi

Yılbaşı ağaçlı bir ev daha...

çok keyifli, çok hareketli bir haftasonu çekirdik.
içinde bir kızlar gecesi, minik adamla beraber gidilmiş bir kuaför macerası,
bir oyun grubu buluşması, üç yılbaşı hediyesi, iki farklı grupla tabu oyunu,
üç yeni film -sadece ikisi bahsetmeye değer-, gönderilen bir yılbaşı hediyesi,
minik adamla oynadığımız birkaç yeni ve keyifli aktivite var.

bahsedemedim yoğunluktan bir türlü, bi yerlerden başlamak lazım dimi?

.

cuma akşamı süper eğlenceli, bol muhabbetli bir kızlar gecesi düzenledik.

geceye katılmak için kapıdan çıkarken bir kenara saklanmış büyükçe bir kutu fark ettim,

bu yazımı okuduktan sonra sevgilim sürpriz yapmaya karar vermiş meğer!

hopladım, zıpladım çok sevindim, kurcalamadan çıktım kapıdan, geceye geç kalmıcam ya.

-kıslar, çok iyi geldi, öptüm, sardım tek tek;)-
döndüğümde ışıl ışıldı bütün oda, baba-oğul herşeyi halletmişlerdi bile.

.

sevgilim, elinize sağlık, çoook güzel olmuş:)

24 Aralık 2009 Perşembe

Ben bugün böyleyim işte...

yeni yıla tam 6 gün kaldı, bugünü ve o günü saymıyorum.
çekiliş hediyemi kargoya verme vakti geldi artık.
umarım sorunsuz bi şekilde ve tabi ki zamanında sahibine ulaşır.
hediye seçmek gerçekten çok zor bir iş, hele de seçtiğin kişiyi çok fazla tanımıyorsan.
hayatımda hiç kimseye hediye verirken bu kadar özenmemiştim.
gerçekten, bi kaç gündür düşünüyorum, ama bulamadım henüz öyle birini.
umarım beğenir hediyelerini, alıcısına ulaşsın paylaşıcam burda da.
.
çok fazla gezme fırsatım olmadı ama gördüm ki heryere ve herkese yeni yıl ruhu bulamış.
bir göz gördüğüm vitrinler ışıl ışıl, rengarenk, hep böyle kalsalar keşke.
takip ettiğim sitelere de aynı durumda, hediyeler, süsler, çam ağaçları falan.
karar verdim seneye kesin bende kuruyorum bir ağaç;)
.
az önce minik adama yeni yıl için hediye siparişi verdim, bakalım, yarın gelirmiş.
hızımı alamadım kendime de hediye siparişi verdim ama sevgilimdenmiş gibi yaptım:)
onlar da haftaya gelir artık ama o zamana kadar sevgilimede bişeyler bulmam lazım...
.
sizde çalışıyo musunuz bilmiyorum ama ben yeni yıl arifesinde yarım gün işteyim.
tamam belki sadece yarım güncük ama off yılın son günü de hala çalışılır mı?
çok gereksiz, valla özeniyorum erkenden tatile girenlere.
atılan maillere otomatik "out of office" cevabı geliyo ya, bende istiyorum.
.
ben bugün böyleyim işte, keyifli bir huzursuzluk içinde...
iyi ki yarın cuma :)
yarın ve haftasonu için hem Deniz' li hem Deniz'siz çok güzel planlarım var.
umarım sizinde vardır...

Görsel:burdan

22 Aralık 2009 Salı

Aysun the sütçü...

cep telefonuma bu sabah çok cici bir mesaj geldi:
"ilk kar düştü, heryeri bembeyaz görmek şahane, koca çiftlikte çıt çıkmıyor, kızlarımın şapırtıları hariç tabii..."
kocaman bir gülümseme yayıldı hemen yüzüme.
hem sütçü ile mailleştikten sonra şimdi de mesajlaşmaya başladım diye,
hem oley Trakya' da kar yağmaya başlamış diye,
hem de sütünü içtiğimiz ineciklerin keyfi yerinde diye:)
.
Aysun hanım ingilizce iktisat mezunu, eşi ise haftada iki gün Mimar Sinan üniversitesinde klasik perküsyon dersleri veriyor.
gönderdiği mailde işletmesi ile ilgili şöyle dedi:
"İşletmemiz 5 senedir hastalıklardan ari sürü sertifikasına sahip, 200 sağmal kapasiteli sürekli büyüyen bir işletmedir.
Kapalı sistemde, el değmeden sağım yapmakta ve sağım esnasında sütümüzü soğutmaktayız.
Hayvanlarımıza kesinlikle fabrika yemi vermemekte kendi belirlediğimiz tahıl ve otlarla beslemekteyiz.
Hedefimiz çok kaliteli damızlık düve yetiştirmek ve çok kaliteli çiğ süt üretmektir.
Ürettiğimiz sütü günlük olarak ünlü bir yoğurt firmasına satmaktayız."
.
mailleşmemizin üzerinden 3 hafta geçti, her çarşamba sabahı 5lt sütümüz kapımıza geliyor.
şimdiye kadar çok lezzetli, altın kaymaklı yoğurtlar ve sütlaçlar yaptık.
sevgilim yoğurtta annesini, eski günlerini, bende sütlaçta ananemin sıcaklığını buldum.
ayrıca sütlü kahvenin, pudingin bile tadı daha bir başka güzel oluyor.
.
yarın çarşamba, eve ve minik adama mis gibi taze sütten yoğurt yapma günü.
sizde bu harika sütün tadına bakmak ve sipariş vermek istiyorsanız:
aysunthesutcu@gundonumu.biz.tr adresine mail atabilirsiniz.
bu güler yüzlü bayan Aysun the sütçü ve elindeki de kızlarından biri :)

21 Aralık 2009 Pazartesi

Nutella tadında haftasonu...

beklenen gün geldi ve laptopuma kavuştum, 1 haftalık ayrılık 1 ay gibi gelmeye başlamıştı artık.
insan ne çabuk alışıyor yahu, neyse kavuştuk ve herşey yolunda ya gerisi önemli değil ;)
.
soğuk ve kasvetli havaya rağmen gayet keyifli bir haftasonu geçirdik minik adamla.
ara ara sıcak yüzünü gördüğümüz güneş oyun arkadaşımız oldu.
minik adam uyurken kahverengi kartonun üzerine renkli yuvarlaklar yapıştırdım.
ananesinin yaptığı ponponları renklerine göre üzerine yerleştirmeye çalıştık.
aynı renkleri genelde denk getiremedi ama çok keyifle oynadı.
renkler de bir daha ki sefere artık;)

birazda hayvanlar alemine göz attık minik adamla.
markette buldum bu maketleri, hemen attım sepete bir tane.
önce hayvanları tanıdık, kuyruklarını, gözlerini gösterdik, sonra tek tek kitapta aradık onları.
kitap, Hobi yayınlarının resimli hayvanlar sözlüğünün birincisi.
her sayfada bir hayvan resmi koymuşlar, sonuna da karışık.
çok sevmiyor minik adam bu kitabı, sebebini çözemedim ama maketlerin hatırına baktı biraz.
daha güzel bir hayvanlar kitabı öneriniz varsa çok sevinirim.

alışveriş yapmayı düşündüğüm bir oyuncak sitesine bakarken aklıma geldi bu oyun.
evde bulduğum köpüğe boyu kısaltılmış çöp şişleri taktım.
tek gereken şişlere geçirebileceği birşeyler bulmaktı.
sonunda dikiş kutusunda bu zamazingoları buldum:)
çok değişik geldi minik adama, uzun bir süre oynadı onlarla.

alttaki fotoğrafta minik adamın yüzüne nutella mutluluğu yayılmış.
normalde abur cubura kesinlikle karşıyızdır, hem kendimiz hem O' nun için.
nasıl olsa büyüdükçe bir dolu gereksiz şey yiyecek bari erken başlamasın diye düşündüğümüzden aslında.
dün akşam bir ilk yaşandı ve nutellanın tadına baktı minik adam.
toplasan bir çay kaşığı anca yemiştir ama nasıl sevdi görmeniz lazımdı.
mutluluktan tepindi resmen, anasının oğlu işte;)

.
işte böyle geçti bizim haftasonumuz, umarım sizinki de iyi geçmiştir.
bugün pazartesi, yepyeni bir hafta daha başlıyor.
yeni yıla sayılı günler kaldı, çekiliş hediyemi gönderebilirim artık :)

18 Aralık 2009 Cuma

Benim hala umudum var.

.şu an yazısını okumakta olduğunuz anne kişisi güzel düşüncelerin güzel sonuçlar getirdiğine inanır.
.hayatına -arada tıkanıklıklar yaşasada- her şeyin olumlusunu çağırır.
.negatif düşünmenin kendini kısıtlamaktan, üzmekten başka bir işe yaramadığını bilir.
.tüm bu bakış açıcıyla birlikte şimdi yepyeni bir umudu daha var.
.2010..güzelliklerle dolu geçeceğine inandığım bu yılda;
.savaşların biteceğine,
.dünyada aç bebek, aç çocuk, aç insan kalmayacağına,
.amansız hastalıklara çare bulanacağına,
.cinayetlerin, kavgaların, politikanın biteceğine,
.küresel ısınmanın en azından yavaşlayacağına,
.dair umutlar yetiştiriyorum içimde.."hoşgeldin polyanna" diye düşünebilirsiniz yazdıklarımı okuyunca.
.bunlar olayların olumlu taraflarını görmekle
.yada olumlu sonuçlar çıkarmaya çalışmakla alakalı değil aslında.
.tamamen hayatıma olumlu düşünceler çağırmakla alakalı.
.son zamanlarda ettiğim en güzel tavsiye bu olucak sanırım: "deneyin"
.ne kaybedebilirsiniz ki en fazla bir süre pozitif şeylere kafa yorarsınız;)
.
.bugün cuma, haftasonu konforuna 8 saat kaldı.
.kafam işle dolu ama içim huzurlu ya
.güzel şeylerden bahsedesim geldi yine.
.dışardaki kasvetli, soğuk hava bile keyfimi kaçıramaz.
.herkese sevgiler ve tabi ki iyi haftasonları...

Görseller:burdan

13 Aralık 2009 Pazar

Pazar, favori günüm olmaya başladın...

soğuk bir pazar sabahına uyandık minik adamla.
yine ana-oğul, yine başbaşa.
kahvaltı faslından sonra oyunlar oynadık bolca.
sonunda aradığım ipe dizme boncuklarını bulmayı başardım.
benim gibi arayanlar varsa burdan alabilirsiniz.
henüz tam amacına yönelik kullanmıyor, yanyana veya üstüste dizmek daha çok hoşuna gitti.
hatta bir ara boncukları buzluğa sıraladık.
ancak oyunun sonlarına doğru ipi eline aldı ve birlikte geçirdik.
bakalım bir sonraki sefere daha ümitliyim.

masanın başına geçip, bu aralar en sevdiği kitabının başında takıldık biraz.
eski rekorumuzu kırarak 17 kez kamyon ve 11 kez limon dedim:)
ilgilenenler olursa kitap Tudem' in renkler serisi.
ilerleyen günlerde şekiller serisini de almayı düşünüyorum.

kitaptan sonra vazgeçilmezleri olan arabalarının başına döndü.
hepsini birbiri ardına sıralamaya başladı bu aralar.
yeni bir fikir getirdi bu aklıma, yakında paylaşırım;)
öğlen uykusundan önce birazda puzzle yaptık.
almak isteyenler yine burda var, tavsiye ederim, içli-dışlı puzzle diyorlar.
minik adamınkinde portakalın içinde dilimleri, fırının içinde de tavuk var;)

böyle geçti pazar günümüzün ilk yarısı.
minik adam uyuyo şimdi mışıl mışıl.
sevgilim aradı az önce, daha çalışacakmış.
bense sıcak kahvem, müziğim ve laptopumla keyif yapıyorum.
evde de mis gibi bi çorba kokusu var.
içim sıcacık, huzur dolu...

11 Aralık 2009 Cuma

Artık eve gidebilir miyim lütfen?

.ayaklarımı uzatıp dinlenesim var.
.bütün kaslarım bugün neden yataktan çıktık diye söyleniyorlar.
.parmaklarım bile isteksiz.
.serçe parmağım ayrı bir acıyo ctrl den sebep.
.gözlerim yanıyo, ayaklarımda üşüyo zaten.
.haftanın, özellikle son iki günün temposundan sonra sıkı bir isyan baş gösterdi.
.haftasonu bu isyanı bastırmak için yeterli olur diye umuyorum.
.
.ama fırtına sonrası sessizlik misali, bir sakinlik var üzerimde.
.kulaklıktan bu şarkının melodisi yükseliyo.
.pencereden baktım az önce dışarda kıyamet kopuyo.
.minik adam da pencereden bakıyodur belki şimdi.
.sımsıcak evinde camdan kayan yağmur damlalarını takip ediyodur dolma parmaklarıyla.
.aynı evde yaşayıpta annesinin O' nu deliler gibi özlediğini biliyodur.- herhalde-
.
.haftasonu hava bugünden pek farksız olmayacakmış.
.varsın olmasın.
.evimi, sıcak kahvemi, oğlumu, sevgilimi, laptopumu istiyorum.
.kışın zorunlu kıldığı bu sarmaş dolaş hali seviyorum ben zaten.
.
.tam 40dk sonra özgürüm.
.bir hafta daha öyle yada böyle bitti.
.yeni yıl yaklaştığı için içim kıpır kıpır.
.hediyelerden değil ama kardan sebep.
.yağar mı dersiniz?.
.bi de bi de herkese iyi haftasonları...
Görsel: burdan

8 Aralık 2009 Salı

Oyuncu kedinin oyunları...

Baktım bu aralar yok hastalıktı, yok rahatsızlıktı pek bi içim karardı.
Konuyu değiştirelim dedim, hem hazır konu oyundan açılmışken iyi de olur.
Buyrun bakalım....
~~~
Ananesinin yaptığı ponponları maşa yardımıyla yumurta kutusuna yerleştirme oyunu oynadık.
Minik adam bir eliyle maşayı tuttu ama kullanmadı diğer eliyle ponponları kutuya yerleştirdi.
Oyunu tekrar deneyeceğiz, maşayı kullanır belki;)
~~~
Sonbahar sepeti aktivitesi yaptık minik adamla.
Sepetin içinde biri açılmış diğeri kapalı 2 kozalak, farklı ağaçlardan toplanmış farklı tonlarda ve şekillerde yapraklar, zemin olarak mısır ve 2 adette çubuk tarçın vardı.
En çok tarçın çubuklarını kemirmekten ve mısırları etrafa saçmaktan keyif aldı :)
~~~
Önceden çamaşır suyu ile yıkanmış bozuk paralar ile kumbaraya para atma oyunu oynuyoruz.
Bu oyunu oynarken extra dikkatliyiz, ne olur ne olmaz...
~~~
Kavanozun kapağına 3 delik açtıktan sonra aliminyum folyo ve şeffaf yapışkanlı kağıt ile kapladım. Parmaklarını deliklere sokarken kapağın kenarları keskin değil böylece. Sonrasında fasulyeleri kavanoza atmaya başladı minik adam...
Akşam da uyumadan önce aynı oyunu ikiye kesilmiş kamışlarla da oynadık...
~~~
Aslında bu oyun "tuzluğa kürdan atma" olarak biliniyor ama biz boyu kısaltılmış çöpşişler ile oynadık.
Sivri uçlu kürdanlar beni biraz korkutuyor.

~~~
Elinde ne varsa kafasına şapka niyetine takmaya bayılıyo.
Bardaklar Ikea'dan, çok kullanışlılar hem renk alıştırması yapıyoruz hem de kule.
Oyunlarımızın bir kısmı bunlar, diğerleri daha sonra.
Son olarak aktivitelerin bi kısmı burdan, bi kısmı burdan örnek alınmıştır ve kalanlar da bizdendir...

6 Aralık 2009 Pazar

iki kişilik pazar...

uzun zamandır başbaşa kalamamıştık minik adamla.
yaşanan rahatsızlıklardan dolayı ya sevgilim yada annem yanımızda.
saat 9 civarında, rekor bir saatle, güne başladık.
fazla uykunun verdiği uyuşukluk paçalarımızdan akıyodu:)
daha önemlisi keyifliydi minik adam.
antibiyotik ve soğuk buhar makinası işe yarıyor diye düşündüm.
harika bir kahvaltıdan sonra biraz oyun oynadık.
sarı mercimekten kendimize kumsal yaptık.
çok şaşırdı, bir süre parmağıyla gösterip "mama" dedi.
deniz kabuklarını öğrendik sonra, bazıları çok ilginç geldi,
üstüste 11 kez sünger dedim:)
kabukları kendi özel kumsalımıza yerleştirdik.
sıkılınca da mercimekleri etrafa saçtı bücür.
kafasında bile mercimek topladım, düşünün.

denemek isteyen olursa çok geniş bir örtü tavsiye ederim.
oyundan çok temizlemesi ile uğraştık çünkü.
şimdi mışıl mışıl uyuyor minik adam...
uyku öncesi tutan bir öksürük krizinde kahvaltısı çıkardı.
sonra da rahatlasın diye verdiğim sütü.
öksürüğü korkutmaya başladı artık.
yarın doktoru ile görüşelim herşey daha iyi olucak.
biliyorum.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Bıyıklı kedinin mutlu sonu...

hastane maratonunun bittiğini düşünüyorum artık.
son 6 gündür yaşanan hastalıklardan sonra minik adamın dikişlerini aldırmak için
bugün son giriş-çıkışımızı da yaptık.
tamam, küçük falanlardı ama gördükçe içim acıyordu.
alınınca o kadar mutlu oldum ki!
hele de dikişsiz yüzünü görünce dans edesim geldi.
ize gelince, çok ufak, incecik, görünür görünmez bir çizgi üzerinde de toplu iğne başı kadar iki nokta.
daha güzel haber bunlarda geçebilirmiş.
.
malesef birde ateş ve kulak iltihabı durumu vardı.
hepsi üstüste gelmeli ya...
hadi neyse...
ateş düştü ama antibiyotik sayesinde.
iltihabik bir durum olduğu için ilaç vermek şart olmuş.
bir ilk daha.
.
hepimiz için bu ay baya bi hareketli geçti.
bakalım 16. ay neler getirecek...

30 Kasım 2009 Pazartesi

Bayramın son günü...

sakin bir bayram geçirelim istedik
evde, ailece, başbaşa.
birkaç akraba ziyaretinden, hoş sohbetten ibaret bir bayram
yeterde artardı aslında.
ama günler pek planladığımız gibi geçmedi.
bayramın ilk günü ufak bir kaza geçirdi minik adam,
çok şükür şimdi daha iyi.
dudağının içi iyileşti baya,
dikişleride iyileşiyo,
bir sorun çıkmazsa çarşamba aldırıyoruz.
ben biraz rahatsızlandım bu arada,
süperim dimi, bir ayda iki kez.
yaşadığım üzüntüden mi yoksa yorgunluktan mı bilinmez
tekrar buldu beni hastalık.
bu sefer minik adama da bulaştırdım malesef:(
Burnu akıyo, ateşi var, halsiz,
oyun bile oynamak istemedi bütün gün.
şimdiyse mışıl mışıl uyuyo.
gecenin devamı nasıl geçecek bakalım.
.
sağlık durumu biraz sallantıda ama keyifler iyi.
az önce kaşıkladığım nutella etkisini göstermeye başladı sanırım.
geçmişte olsa tüm blog aleminin kurban bayramını kutluyorum.
.
yarın yeni bir hafta başlıyo.
böyle bir hafta geçirelim derim ben.
Görsel: burdan

28 Kasım 2009 Cumartesi

Bayramın ilk günü...

.yağmur yağmasına alışkın bir bayram sever olarak şaşırtıcı güzellikte bir bayram sabahı başladı.
.minik adam her sabah olduğu gibi uyandırdı bizi.
.sabahları çok mutlu oluyor, bayılıyorum bu haline.
.yatakta aile keyfi yaptık biraz.
.boğuşmaların arasında ilk köpek dişinin sonunda çıktığını farkettik.
.son 1 ay hem azı dişi hemde köpek dişi beraber çıkmaya karar verdikleri için çok zorlu geçiyordu.
.ve sonunda çıkmış olmaları küçük bir bayram provası yaşattı.
.çıkan dişleri sayesinde kahvaltısını daha rahat yedi.
.ve O' nun için yaptığım oyuncağı ile oynamaya başladı.
.
.sonrasında herşey çok hızlı oldu aslında.
.beraber yerde oturmuş oyun oynuyorduk.
.biranda ayağa fırladı ve arabalarını almaya gitti.
.arkasından bakıyordum.
.her zaman yaptığı birşey bu ve benimde O'nunla gitmeme gerek yoktu.
.koşarken önüdeki arabayı fark etmedi ve takıldı.
.biranda dengesini kaybetti ve kafasını vurdu.
.hatta alnını vurdu sandım.
.sevgilime bağırdım çok kötü vurdu diye.
.fırladık, kucağıma alıp yüzüne baktım.
.içimden şimdi şişecek diye geçiriyordum.
.kaptığım gibi banyoya koştum.
.yüzüne su çarpması için sevgilime bırakıp mutfağa buz almaya gittim.
.10 saniye sonra döndüğümde ağzından kanlar akıyodu.
.üstü, yüzü, lavabo, sevgilimin elleri kan içindeydi.
.anlamadım önce, nerden çıktı dedim, kafasını vurmuştu sadece.
.sevgilim yüzünü yıkadıkça dudağının altındaki yarığı fark ettim.
.yeni çıkan dişleri çok derin kesmişti.
.kanamayı durdurabildiğimiz kadar durdurup kendimizi dışarı attık.
.in cin top oynuyodu sokaklarda.
.hastaneye gittiğimizde O sakinleşmiş ama bu sefer ben başlamıştım.
.cerrah "2 dikiş" dedi.
.O' nun dudağına ama benim kalbime 2 küçük dikiş.
.en küçük iğne ve en ince iplik ile 2 küçük dikiş.
.O ağlar, ben ağlar.
.benim paniğimin tersine sevgilim olayın başından beri çok sakindi.
.seviyorum soğukkanlılığını.
.gözüm tentürdiyot şişesinde.
."tamam annecim, bitsin parka gidicez annecim, söz kedi sevicez annecim" ler arasında.
.bitti ızdırap.
.kaza gerçekleşmeden önceki fotoğraflarından biri bu.
.şimdiyse tek tarafı bıyıklı kedi gibi.
.şükrediyorum, daha kötüsü olmadı diye.
.korkuyorum, iz kalır diye.
.bilmiyorum, inşallah kalmaz.
.üzülüyorum, acaba bişeyler yapabilirmiydim diye.
.dualar ediyorum, çabuk iyileşsin diye...

25 Kasım 2009 Çarşamba

Bir&bir...

Luke Rhinehart'ın yada yazarın gerçek adıyla George Cockcroft' ın ilk kitabı Zar Adam.

Yazar aslında psikoloji eğitimi almış bir Zen Tarihi ve Batı Kültürleri öğretmeni. Ders sırasında hayatı zarın kontrolüne bırakma konusuna deyindiğinde sınıftan aldığı ters tepkiler sonucunda bu yaşam tarzının bir kitap olabileceğine karar vermiş ve yazdığı kitabı kendi zar deneyimlerini kullanarak Luke Rhinehart adıyla yayınlamış.

Kitap, Manhattan' da yaşayan evli, 2 çocuklu, hali vakti yerinde ama hayatından aşırı derecede sıkılmış bir psikoloğun bir gece zara seçenekler verip gelen seçenek ne olursa olsun yerine getirmesiyle başlıyor. Yaklaşık 500 sayfa boyunca yazar, aklına gelen her iyi yada kötü durumu kendinden kurtulmak, tekli kişilikten sıyrılıp çoklu kişilik olabilmek adına zara seçenek olarak veriyor ve uyguluyor. Benim gibi "en güzel değişim yavaş olandır" diyen biri için bu tür kişilik değişimleri çoğu zaman sınırlarımı zorladı. İlerleyen bölümlerde zar yaşamı ve zar insanları bir tür tarikat haline geliyor ve zar atmaktan oyun olmaktan çıkıp bir yaşam tarzı haline dönüşüyor.

Sinir olduğum çok nokta vardı kitapta ama beğenmedim diyemem, çok ilginç bir konusu ve kurgusu vardı, asla unutmayacağımdan eminim. Devam kitabını araya başka kitaplar aldıktan sonra okumayı düşünüyorum.

Audrey Tautou' nun son filmi Coco Before Chanel...

Ünlü bayan giyim markası Chanel' in kurucusu Gabrielle "Coco" Chanel 'in gerçek hayat hikayesini anlatan, kostümleriyle, görüntüleriyle, müziğiyle izlemesi çok keyifli bir film. Hikaye, Fransa' da bir yetimhanede başlıyor ve harika bir defile ile son buluyor. Bunu yazmamda bir sakınca yok sanırım çünkü sonuçta hepimiz Coco 'nun başarılı bir iş kadını olduğunu biliyoruz ;)

Gerçek hayat hikayelerini izlemek her zaman hoşuma gitmiştir. Eğer bir de filme bi yerlere gelebilmek için çalışan, erkeklerin hakim olduğu moda dünyasında 'biri' olabilmek için uğraşan, hayalleri olan bir kadının mücadelesi anlatılıyorsa ve bu kadını da Audrey Tautou oynuyorsa kesinlikle tavsiye ederim. Filmde, Coco' nun ilk defa denizi gördüğündeki yüz ifadesi, piyano başında Boy' u gördüğü sahneki bakışları ve kendine gömlek diktiğindeki sahnedeki ciddiyeti ve profeyonelliği filmde aklımda kalan ve hoşuma giden birkaç sahne.

Imdb 6,6 vermiş ama benden 8,5 rahat çalışır. Chanel' in hikayesini merak edenler kaçırmasın derim...

24 Kasım 2009 Salı

Sevgilimin örtmenler günü...

Evet unuttum napim, google sağolsun, baktım kağıt kalem o zaman hatırladım.
Çiçek göndermek yerine de kalpli ağaç gönderim dedim hem de süper bir mesajla;)
Görsel: burdan

22 Kasım 2009 Pazar

Böyle bir haftasonuydu işte...

Eskiden beri çabuk yorulurum kapalı alışveriş merkezlerinde.
Üstüme üstüme gelir herşey ve herkez.
Minik adamdan beri iyice gitmez olduk.
Bu haftasonuda kapatamadık oralara kendimizi.
Tamamen değişen planlarla hızlı bir haftasonu geçirdik.
Önce babasının ofisine uğradık ve O'nu ordan kurtardık.
Takıldık ailece ;)


Bu güzeller güzeli boncuk gözlü kuzuyu da gördük bu haftasonu.
Büyüdükçe birlikte vakit geçirmeleri daha keyifli olmaya başladı sanki.
Elif kız, minik adamın arabalarıyla oynamasını izlerken çok eğlendi,
Deniz' de Elif kızın oyuncaklarıyla oynarken...


Bir gece önce çok az uyumasına rağmen,
pazar kahvaltısında pek bi keyifliydi minik adam...

Öğleden sonra yollara düşüp minik adamın halasını ziyaret ettik.
Araba koltuğunda, pusette ve uyurken meme emmek isterse çoğu zaman izin veriyoruz...


Haftasonu 3 gün olmalı, bişey anlamıyorum 2 günden...
Pazartesi geldi bile...
Hadi bakalım, perşembe öğlene kadar idare edicez artık ;)