23 Haziran 2010 Çarşamba

kirlenmek güzeldir...

okullar kapanınca nasıl da boşaldı koca şehir, onca insan bugünü bekliyormuş meğer çil yavrusu gibi dağıldılar bi yerlere..biz gidemeyenler ya da şu an için gitsek gitsek ancak parka gideriz diyenler rahat bir nefes alıp olmayanlardan arta kalan oksijenle idare ediyoruz.tamam ya duygu sömürüsü falan yapmaya çalışmıyorum, benim de tatil vaktim gelecek, kendimi kızgın kumlardan serin sulara atacağım, telefonun saatini kurmadan minik adamın sesiyle uyanacağım, bütün gün sadece terlik giyeceğim günler gelecek tabi ancak şu an için klima ferahlığında yapay oksijenli ortamlarda gecenin bir yarısına kadar çalışma var takvimimde. tek gerçek uzaklaşma haftasonları kısıtlı saat dilimlerinde yaşanan cinste...
bişeyi çok merak ediyorum, ben bu görüntüleri çekerken "alisa, çoraplarınla toprağa basma, alisa ellerin kumlu gel silelim, alisa pamuk şekerini doğru dürüst ye" diye bağıran annenin minik adamı gördükçe aklından ne geçiriyordu. sevgilimle ben çimlere uzanmış minik adamın kumla banyo yapmasını izlerken onun içinden müdahele etmek geldi mi acaba?! çünkü ben o kızını her uyarışında "yeter artık yahu" dememek için kendimi zor tuttum!
çok mu önemli gerçekten süper temiz, düzeli olmak. annem bana çok iyi baktı ama beni pamuklara sararak da büyütmedi, sokakta oyun oynayan elleri, üstü başı çamur içinde eve gelen ve hemen banyoya alınan bir çocuktum ben. şimdi oğlum büyük şehirde büyüyo diye fanusta yetiştirecek değilim ya. iki gündür minik adamın yaşadığı pislik dışında yüzündeki gülümsemeyi, çamurlu suyun içinde bir o yana bir bu yana koşarken attığı kahkahaları hiçbişeye değişmem. kınayan kınasın ama nilo der ki "kirlenmek gerçekten güzel şey!"

20 Haziran 2010 Pazar

"dayı" nın oğluna sevgilerimle...

ikinci ya da üçüncü buluşmamızdı sanıyorum, birgün bir çocuğun olursa adını Deniz koyacağını söylemiştin,
çok hoşuma gitmişti aslında ama o an bişey söylememiştim galiba ve konu da dağılmıştı zaten.
sonradan ara ara düşündüm o günü...
şimdiyse hayalin, hayalimiz gerçekleşti ve adı da Deniz oldu, hep beklediğin gibi...
o da seni bekliyormuş, babasının kuzusu bir oğlun var artık, deli olduğun ve senin için deli olan... 
babalar günün kutlu  olsun sevgilim, sensiz nasıl olurdu  düşünmek bile istemiyorum...

14 Haziran 2010 Pazartesi

galata' nın ardından...

farklı bir gözle bakar oldum etrafa, herşey bir fotoğraf karesi misali gözümün önünde, kalıcı mı bilmiyorum...
ama şunu biliyorum ki çok sevdim, devamı gelecek...

10 Haziran 2010 Perşembe

oyun hamurunda da gluten var mı? :p

vaktinde eve gitmek gibisi var mı?
koyun psikoloji ile koşar adımlarda plaza merdivenlerinden inmek,
kapının önünde iki laklak yaptıktan sonra kuzu kuzu servise binip evin yolunu tutmak...
kapıdan girer girmez minik adama sarılmak, öpmek...
günün nasıl geçtiğini sormak anlatmasının beklemek, konuşması için teşfik etmeye çalışmak...
beraber egg birds'ü izledikten sonra televizyonu kapatmak ve aklımıza ne geliyosa onu yapmak...
...gibisi var mı?
gerçekten sorarım size şu kısa hayatta çocuğunla, sevgilinle kaliteli vakit geçirmek gibisi var mı?

8 Haziran 2010 Salı

altı.

dün sevgilimden bana bir mesaj geldi: -evet hala mesajlaşıyoruz liseliler gibi di mi, çok eğlenceli kiki:)-
Mevlana  hazretlerine sormuşlar, sevgili nasıl olmalı diye "sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli,
sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile seni sarmalı, dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı" diye cevap vermiş.
iyi kısımlarını üstüme alındım tabi güzel bir cevap yazdım hemen, 6 yıldır evliyiz ama kaybetmedik bişeyleri daha erken:)
*** PS.hey koca, seni çok seviyorum biliyorsun dimi?;)***
6. yılın kutlamasına minik adam da katıldı, atladık Kadıköy den vapura, vardık Eminönüde...
25 dakikalık yolculuk boyunca bütün yük gemilerine vapurlara el salladı, çok keyif aldı, haftaya tekrar bindirmeyi düşünüyoruz:)
hem onu için değişiklik oldu hem bende bol bol fotoğraf çekme fırsatı buldum...
Nurturia' yı duydunuz mu? çok bilginlendirici, eğitici, paylaşımcı bir anne çocuk sitesi...
bu fotoğrafta benim Nurturia' daki yarışmaya katıldığım fotoğraf, oy vermek isterseniz bir tık uzakta...
normalde yemek fotoğrafı koymaktan çok hoşlanmıyorum, yiyen var yiyemeyen var, yapan var yapamayan var diye...
ama bu mezeleri göstermeden geçemezdim, hayatım boyunca yediğim en lezzetli mezelerdi çünkü bunlar, nerde mi tabi ki burda..
minik adamın kızlara olan ilgisini duymayan kalmadı sanıyorum, bu tatlı kız İtalyan turist bir ailenin kızı Aurora.
ikisi birbirlerinin dillerini hiç anlamasalar da çok iyi anlaştılar, gece boyunca beraber takıldılar, enteresan dimi?
***PS: dear Sarah, thank you for the lovely night, say hello to Aurora&Ricardo, have a nice holiday, cheers!***

2 Haziran 2010 Çarşamba

yaz aşkı olsun bari....

nedenini henüz kesin bulamadığım bir sebepten minik adam kız çocuklarına inanılmaz düşkün olmaya başladı,
özellikle son iki haftadır her dışarı çıktığımızda peşine takılacak birini mutlaka buluyor.
seçiciyiz tabi bir de saçları genelde uzun, renkli tokalı ve boyuna uygun kızların ilgisini çekmeye çalışıyor.
çalışıyor diyorum çünkü baya bir efor sarfediyor ilk başlarda kendini fark ettirebilmek için:)
Karya ile dün parkta tanıştı, 1 yaş büyük minik adamdan ama bakınız fotoromana...
tanıştıktan sonraki birinci dakika da kızın elini kapmıştı valla:)
tabi çok uzağa gidecek değiller ya en fazla elele tutuşup kaydıraktan beraber kaymaya gittiler..
birbirlerinden ayırıp eve götürmek çok zor oldu ama kim bilir belki birgün tekrar karşılaşırlar...