8 Eylül 2009 Salı

Yazdan kalma bir günden...

Aslında 1 Eylül' de yazıcaktım bu yazıyı,
yağmurun delicesine yağdığı,
sonbaharın başladığının işareti olan günde.
Bugün, hava da bende o günden pek farklı değiliz.
.
Bir yanım
kışı, soğuğu, evdeki sıcak kahvenin ısıttığı akşamları özlerken,
diğer yanım
daha doyamadım yaza, gezecek çok yer vardı, çabuk bitti diyor.
Bir tarafta da minik kuşum var, parka gitmeyi çok seviyo,
karıncasının, köpeğinin, kedisinin, kuşunun müptelası.
Yazın pek bir keyifli
ama ya bol yağmurlu, rüzgarlı İstanbul sonbaharında ne olucak?
Belki herkesin içinde birazda olsa olan "sonbahar sıkkınlığına" yakalanacak.
Belki de sevgilim gibi sonbaharın delisi olucak,
yağmurun altında gezmeyi, dökülen yapraklarla oynamayı sevecek...
Peki ya kışın?
O zamanda kar gelmiş olucak,
ve minik kuşum şu kısa hayatında ilk kez kartopu oynayacak.
Bembeyaz yağan kar tanelerini görünce ne yapacak acaba?
Kalın kalın kabanlarımızı giyip, tombiş ellerine eldivenleri geçirip
kendimizi karların üstüne attığımızda nasıl da keyiflenecek.
Bekleyip görelim bakalım...
.
Fotoğraflar, pazar gününden.
yazın son demlerini kaçırmamak için parktaydık...



Bu minik damlacık, mama yemek yerine
salıncakta sallanmak istediği için aktı.

6 yorum:

JuVeNiL dedi ki...

o yaşlar hali hazırda nasıl bekler anlamıyorum,büyükler de böyle halletse isteklerini çok komik olmaz mıydı nilo:)

nilo dedi ki...

hem de nasıl sanki ucunda bekliyo, istediği anda salıyo:D ay evet ya düşünsene ortalıkta ağlayan tipler:D

SMİLENA dedi ki...

ay o yaşlara kıyamam ben.
her mevsimin başka güzelliği var değil mi...

nilo dedi ki...

Smilena'cım, öyle gerçekten...

Stil Direktoru dedi ki...

Her zaman salıncakta sallanmak için aksın gözyaşları, yaşam denen yolda her daim mutlu olsun. Nasıl güzel bir kare o kesinlikle devasa büyüt siyah beyaz ve as eve canım.

nilo dedi ki...

Stil direktörüm, inşallah... Aklıma gelmedi, gerçekten çok güzel bir fikir öptüm seni;)