31 Mart 2009 Salı

Elif bebek...

İyiden iyiye bahar geldi İstanbul' uma... Bizde bu güzel havadan nasiplenelim dedik ve kendimizi parka attık. Oğluşum ve teyzesi, Elif bebek ve onun güzel annesi önce biraz güneşlendik:D

Bakmayın kaşlarının çatık olduğuna gülünce gözlerinin içi gülüyor:D

Parkın düzenlemesi çok güzel olmuş. Ama ben ağaç seven biri olduğum için az ağaç bol çiçek bana pek uymuyor...

Nazlı kızımız dayamayıp annesinin kollarında uykuya daldı...

Uyuyan güzelimizin parmakları... O kadar güzel o kadar narinler ki, yumuşacıklar...

Elif ve annesini uğurladıktan sonra eve dönüş yolunda semt pazarına uğradık. Deniz'im ilk defa pazara gitmiş oldu. Meraklı gözlerle etrafa bakınıp bağıran pazarcılara kaşlarını çattı:D

29 Mart 2009 Pazar

Pazar gezmeleri...

Erkenden kalkan oğluşumun sayesinde sandığın ilk seçmenleri olduk, oyumuzu kullandık ve kahvaltımızı yapıp kendimizi sokağa attık. Sıcacık bir pazar sabahı İstanbul' uma bahar gelmiş, hoşgelmiş...

Park yolundayız... Ailece pazar gezmeleri:D

Oğluşum babasıyla...






Parkın müdavimlerini de unutmamak lazım...

28 Mart 2009 Cumartesi

Anne kimdir??

Bu güzel ve anlamlı yazıyı hafta içerisinde biberli benimle paylaştı, gerçekten çok hoşuma gitti ve bende daha önce yazıyı okumamış olan herkesle paylaşmak istedim. Bir erkek çocuğunun kaleminden çıkmış:

ANNE, dünyada karşılık beklemeden börek yapan tek insandır. 

Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir..! 

Ne kadar üzsen de 10 Dakika sonra seni affeden zarif bir memeli türüdür.

Yağlı bile olsa tiksinmeden saçını okşayan, kucağına yatıran, öpüp koklayan tek varlıktır.

Meleğin süt verebilenidir. 

'Yarasın' diye muhallebinin içine ciğer katarak, çocuğuna yediren manyaklık derecesinde yaratıcıdır. 

Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kişidir. 

Kafayı çocuklarıyla bozmuş, göbek bağı kopsa da, yürek bağı asla kopmayan, sevgi dolu fedakar insan dişisidir. 

Bulaşık, ütü, vb. yaparken bile otomatik olarak çene çalan, kendi kendine konuşan, 'kadın dırdırı' denen mereti erkeklere daha küçükten belletendir. 

Yemek uzmanı, düzen insanıdır. 

Yavrularını yol tarafından değil, kaldırım tarafından yürütendir. 

Dizi dizi incidir, lakin gerektiğinde, laf sokma dalında da birincidir! 

Sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, 'amaaan ben sana daha güzelini bulurum' diyebilen 
komik bir karakterdir. .. 

'Oğlum aradım yoktun. Ben de mesaj atayım dedim sana. Gelince ara beni emi aslan evladım. 
Kara börülcem benim, öptüm annen' şeklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi ısrarla reddeden, kabullenemeyen, kafasına göre yorumlayan bilişim düşmanıdır... 

AMA ... 
AMA dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokan, harikulade bir varlıktır. 
Olmadık yerlerde 'iyi ki doğurmuşum ulen seni' diyen, benim hatırıma benimle Freddy Mercury dinleyen bir sabır ağacıdır. 

Evlatlarını asla ayırmayan, aynı zamanda birbirinden koruyan güç abidesidir. 

Evde bir yere uzandığınız an, orada temizlik yapacağı tutan, temizlik konusunda kayışı kopardığından, temizlikçi gelecek diye evi temizleyen, balans ayarı kaçmış, sevimli, tatlı, güzel bir temizlik manyağıdır... 

Mutfakta yaşayan, evde herkesi idare eden bir tür tatlı canlıdır... 

Evrendeki tüm sevgilerin güçlerini birleştirdiği sulugöz abidesi bir yaratıktır..! 

Oğlunun damat - kızının gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca, çocuğu gol atınca, çocuğu hasta olunca, çocuğu askere gidince, çocuğu harçlıklarından 5 dolar biriktirdi diye, dolar yükselince, velhasıl buna benzer bir sürü şeye anında ağlayabilen, bu mesajı okurken bile duygulanıp - gözleri dolabilen, ağlamaya meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır. 

Çoook uzakta dursa da yakın hissedilen, çok yakınında dahi olsa canı hep istenen, asla vazgeçilmeyen, dizinin dibinde olmak istenen, evlatların varlığını, varlığına armağan edebileceği, 
*** ıslak - kuru ama heeeep duygulu*** tek kadın modelidir...

Bazıları şimdiden uyuyor, bazılarının uyması içinse 4 gözle bekliyorum...

27 Mart 2009 Cuma

Minik ayaklar...


Teyzesinin, doğmadan önce oğluşuma hediye aldığı Home Imprint Kit' ini sonunda uygulayabildik. Küçük beyimiz rahat durmadığı için rüşvet olarak eline verdiğimiz anlatım kağıtını bir tanecik dişiyle kemirdiğinden kenarlarını azıcık yırtıldı:) Anlatım dili gayet net ve uygulaması da çok kolay eğer sabit tutabilirseniz:D

Önce hamuru ters çevirdiğim tepsinin üzerinde elcağızımla açmaya başladım. Maceram kısa sürdü, inatla uğraşmama rağmen pek de genişletemeyince (oyun hamurundan daha sert bu arada) eşime devrettim ve yeteri kadar açtıktan sonra ters cevirdik ki tepsiye değen düz kısmını kullanabilelim. Biz nereye bastıracağız diye düşünürken meraklı eller iş başındaydı, hamuru elledi, mıncırdı biraz. Sonrasında babasının yardımıyla güç bela hamurun üzerine bastırmayı başardık. Sonuç süppeerrr:))


İlk fotoğraf 12 saat sonra, ikinci fotoğraf ise hamurun 48 saat sonraki görüntüsü...

Çerçeve, yapıştırıcı (kalıp için kullanılıyo) ve pin kutunun içinden, tornavida benden:D

Hamur kuruduktan sonra iyice sertleştiği için (kalıp gibi oldu) bıçakla hatta birkaç farklı bıçakla denememe rağmen kesemedim. Makasla işimi çok daha rahat hallettim. Sonrasında kestiğim kalıbı kutunun içindeki yapıştırıcıyla yapıştırıp kuruması için 1 saat bekledim.

Fotoğrafımı, oğluma 7,5 aylık hamileyken profesyonel fotoğrafçı arkadaşımız Fırat Koçak çekti. (Sevgili Fırat ellerine sağlık, bu ve diğer tüm fotoğraflar için teşekkürler...) Veeee.....

Ta tata taaaaa....Sonuç gerçekten harika:D

24 Mart 2009 Salı

Saç kesimi..


Kuzumun saçları çok uzamıştı. Yenidoğan saçlarının büyük bir kısmı dökülmüştü ve kalanlarda özelikle yan-üst taraflarında ve önlerindeydi, çok dağınık duruyordu (sabahları kalkınca papaz gibiydi:)) Yakında hepsi gidecek ve elimde bir tel saç bile kalmayacak diye korkuyordum. Artık dayanamadım ve geçen akşam ananesininde yardımıyla uzun olan saçlarını biraz kısalttık, bebeklikten çıktı büyüdü bir anda sanki oğlum:)

Minik adamımın ilk saç kesimi nasıl olmuş? :D
Saçlarını hemen toplayıp bağladım, kalanları da ufak bir zarfa koydum, saklıyorum... Ama sanki saç değil ipek ipek:D

22 Mart 2009 Pazar

Kuş yuvası...



Bazen mutfaktan bazende oğluşumun odasından izliyoruz kuş teyzenin çalışmalarını... 
Pek hamarat doğrusu:D


Baharın geldiğinin müjdecisi...

     Merhaba,
     Sabahları takipteyiz... Önce annanemizin kucağında karşı apartmanda yaşayan yaşlı çifte el sallıyoruz, onlar da kahvaltı masasından el sallıyorlar. Sonra yoldaki arabaları ve işe giden insanları inceliyoruz. Eğer ağaçtaysa hamarat teyzeye bakıyoruz. Güneş varsa güneşleniyoruz. Sokağımızın bekçisiyiz:D 
     Birde anne ve yavru kumrularımız var ilgilendiğimiz...  Fakat onlar mutfakta havalandırma borusunda yaşadıkları için göremiyoruz. Hani olurda camın önüne konarlarsa ancak o zaman... Sabahın erken saatlerinde başlıyorlar ötmeye sanki evin içindeler (aslında gerçekten içerdeler:)) Kuşlarımız öterken Deniz'le mutfağa gittiğimizde etrafı dikkatli dikkatli dinliyor, nerden geliyor bu ses misali etrafa bakıyor. Bazen havalandırma borusunun içinde olduğu dolabı açıyorum daha da dikkat kesiliyor. Pek meraklı:))

     Sonunda bahar geliyor ve canım oğlum büyüyor....

19 Mart 2009 Perşembe

Mendil oyunu



Merhaba,

6,5 aylık oğluşumla "Bebek Oyunları/Jackie Silberg" kitabında okuduğum "Mendil Oyunu" nu sık sık oynuyoruz. Kitaptaki oyun klasik "Ce-e" oyunundan biraz daha farklı, anneyi de oyuna dahil etmeye yönelik. Önce oğluşumun yüzünü ince bir mendille kapatıyorum, "Deniz nerdeymiş?" diye soruyorum, açtıktan sonra Ce-e deyip alkışlıyorum (alkışı da öğretmeye çalışıyorum bu arada:))  sonra "Sıra bende, anne nerdeymiş?" deyip kendi yüzümü mendille kapatıyorum ve açmasını bekliyorum. Açtıktan sonra tekrar "Ce-e, anne burdaymış" diyerek alkışlıyorum. Önceleri bir-iki oynadıktan sonra sıkılıyordu, anlamakta zorlanıyordu ama şimdi sıkılmadan 5-10 dakika rahat oynayabiliyoruz hem de gün içerisinde birkaç kez. 

Aynı kitaptan  benzer bir oyunu daha oynuyoruz. Bu oyunda oğluşumu kapıya dönük olucak şekilde mama sandalyesine oturtuyorum, odadan dışarı çıkıyorum ve yüzümü net göremeyeceği bir yerde durup onunla konusuyorum, "Anne nerdeymiş?" diye soruyorum ve sonra gülerek içeri girip "Ce-e Deniz, anne burdaymış" diyerek alkışlıyorum. 

Her iki oyunda da çok eğleniyoruz :))

17 Mart 2009 Salı

Merhaba...

Merhaba, 
Yoğun blog takibinden sonra bende oğlusum Deniz'in maceralarını, beraber yaşadığımız deneyimleri paylaşabileceğim bir blog açmaya karar verdim. Yeni bir anne olarak öğrenecek, yaşıyacak ve yazıcak çok şeyim var... 
Şimdilik herkese sevgiler...