14 Temmuz 2012 Cumartesi

young swimmer and the fish!

Herkese tavsiye olunur, Galatasaray Yuzme Okulu bi harika!

5 Temmuz 2012 Perşembe

muhabbetler vol.3

uzun zaman oldu farkındayım... taslaklarımda kalmış, orda öylecene kalmasına gönlüm razı olmadı...

öptüm, sardım, sevdim...

****

keyifli ve bol muhabbetli bir yılbaşı kutlamasının ardından sakin bir cumartesi geçiren aile, soğuktan sebep kısa süren bir park gezisinden sonra pazar akşamı moduna geçilmiş, banyolar yapılmış, süt içilmiş, dişler fırçalanmış ve yatak odasına gidilmiştir, muhabbet zamanı başlamıştır.

minik adam: kaplumbağalayın sulayı çok pis olmuş.
anne: evet annecim.
minik adam: temizledik onlayı babayla.
anne: evet, süper oldu.
minik adam: büyük taşlayı elleme dedi baba.
anne: ağır diye demiştir annecim.
minik adam: küçük taşlayı yıkadım ben.
anne: afferin sana.
minik adam: küçük kamlumbağayı yıkandık.
anne: büyüğünü?
minik adam: büyük kaplumbayı yıkadık sonya.
anne: afferin, ellerinize sağlık.
...uyku kaçamakları...
minik adam: ayabalayı oynadık babayla.
anne: izledim bende annecim.
minik adam: önümüze geçiyolay, yol veymiyoylay.
anne: öyle miii? yanında geçseydiniz?
minik adam: heh, yanından geçtik mavi ayabaylaa..
anne: afferin size.
minik adam: ne renk ayaba seçtin?
anne: ne renk annecim?
minik adam: mavi, kıymızı, sayı, moy, beyaaazz...
anne: oo baya bi oynadınız demek.
minik adam: yağmuy yağdı sonya, şimşek çaktı... sis oldu bide...
anne: siz baya bir abartmışsınız bu oyun işini..
minik adam: heh.
anne: tamam kuşum hadi uyku vakti...
...uyku kaçamakları...
minik adam: annesi ninni söylesin.
anne: senin sıran ama...
minik adam: dandini dandini dastanaaaa... danalay giymiş bostanaaaa... koo bostancı danayıııı... yemesin lahanayııı....
anne: afferin kuzucuma.
minik adam: başka ne sööleyelim?
anne: ne istersin?
minik adam: pış pış kayıkçııı, kayıkçının küyeyiii.
anne: devamı nasıldı unuttum ama..
minik adam: bizim evde deniz vayyy... denizim etini yeysee... annesi onu öpeysee... babası onu seveysee...
anne: çok güzel söyledin annecim... (daldım dalıcam şimdi...) hadi kapa gözlerini...

P.S. Farmville halt etmiş bizim evde CARVILLE var:)

23 Mayıs 2011 Pazartesi

...evimin fanatikleri...

minik adam: nooldu baba?
baba: şampiyon olduk oğlum.
minik adam: ....
baba: biz kazandık oğlum, şampiyon olduk.
minik adam: maça gidelim baba!
baba: bitti ya oğlum maç :))
minik adam: hııı, baksana ne kadar kalabalık!!! arabalara bak:)))
baba: kutlama yapıyorlar oğlum.
minik adam: eveeet, bizde kutlayalım.
baba: hadiiii... :))

7 Mayıs 2011 Cumartesi

so tell the girls that I am back in town...

...bu yazımın ulaştığı tüm annelere...
...anneler gününüz kutlu olsun...
...annem, seni çok seviyorum...
...minik kuşlarınızla bir ömür sağlık, mutluluk dilerim...
...sevgiler, nilo...

25 Şubat 2011 Cuma

:::martı misali:::

...uzun soluklu ayrılıklar kısa ve kesik cümleler getiriyor aklıma...
...kısa kısa yazsam ne olur ki bu sefer?...
...öyle yapim ben en iyisi...
...minik adaman başlamak ister gönlüm...
...minik adam çok iyi, boyu uzadı, herşey kısacık oluyor, çok komik...
...saçlarını büyük bir mücadele ile tekrar kestirdik, Juve görmen lazım...
...Ayna ablasına çok alıştı, süper anlaşıyolar maşallah...
...bendeniz iş kuşu, çalışkan arı...
...sevgilim deseniz öğreten adam...
...biz derseniz çok iyiyiz, akşam burda olacağız...
...belki aynı çatı altında karşılaşırız...
...olmazsa iyi hafta sonları dileriz...

19 Ocak 2011 Çarşamba

:::bize dair:::

* güzel bir yılbaşı tatilinden sonra -epi topu üç gün ama olsun ilaç oldu- ilk iş günü yeşil giydim, bol kazançlı geçsin 2011 diye, ikinci gün mor giydim enerjim artsın diye, üçüncü gün kahverengi giydim toptağa yakın hissetmek için, perşembe gri önümde zor günler var güçlü olmak için ve cuma da kot giydim, rahat olmak için:)) abartmışım...

* blog gezmeyi özledim, readerım kendinden geçmiş vaziyette. zamanımın çoğunu işte geçiriyorum, kalanları ise minik adam ve sevgilimle geçiriyorum. boş bulduğum vakitlerde ya ev işi yapıyorum ya da film seyrediyorum. yoğun bir günden sonra film seyretmek inanılmaz rahatlayor beni, rakamsız, hesapsız güzel bir uyku çekiyorum.

* matematiği, sayıları çok seven bu kişilik yine onlarla bağlantılı bir işte çalışıyor ve istatistik yapıyor. matematiğin kesinliğinden sonra istatistiğin sonuç aralıklarına alışmak zor oldu ilk başlarda. şimdiyse katıldım kervana ve çok kabaca rakamlarla doğru yalan söyleme bilminin bir parçası oldum. hadi bakalım...

* hem kendi işimden hem de sevgilimin yoğunluğundan sevgilimle görüşemez, doğru dürüst muhabbet edemez olduk. haftasonları çalışan kocaya bir yandan üzülürken bir yandan bencillikle keşke yanımda olsaydı diye düşünüyorum. yaz gelsin, sevgilim evine dönsün...

* minik adamın keyfi yerinde onda hava her daim 10 numara. bezi bıraktırmak için çalışmalara başladık, her değiştirdiğimizde hava ısınınca bezin sıcak olacağını, bezsiz daha rahat edeceğini, artık onu takmayacağımızı ve  tuvaletini tuvalate yapacağını anlatıp duruyoruz. vakti zamanı gelince göreceğiz bakalım ektiğimiz tohumlar meyve verecek mi...

* emziği hiç sormaz oldu artık, ne ilginç sanki hayatında hiç yer almamışcasına yaşıyor. en ufak birşeyi daha saklanamaktan hoşlanan, eşyalarına bağlı olan biri olarak bu davranış garip geliyor bana. ama bir yandan da -zorunlu- iradesine hayran oluyorum...

* çok fazla televizyon seyrettirmek istemiyoruz ancak yasaklar delinmek içindir misali en son noktaya kadar zorluyor şansını. yangına körükle gittiğimi bile bile geçen hafta araba sevdalısı minik kuşa Pixar Cars çizgi filminin cdsini aldım, deli olmuş vaziyette. büyük bir keyifle beraber oturup şimşek Mcqueen ve Mater izliyoruz ana-oğul...
P.S. bazıları farmville sever bizim evde carville oynanıyor...

5 Ocak 2011 Çarşamba

atraksiyonlu muhabbetler...

minik adam ve annesinin son zamanlarda uğraştıkları çeşitli oyun ve etkinlikler:
.
anne: sana harika bir sürprizi vaaarrr:)
minik adam:  yaşasıııınn, süypyiiiizzzzzzz.
anne: bak bakalım poşetin içinde ne vaar?
minik adam: aaaaa üçgenley, kayeley, yenkli bunlayyy.
anne: evet aşkım renk renk, hadi sıralayalım onları.
minik adam: sıyalayım onlayıııı, yaşasın.
...poşet nerdeyse yırtılarak açılır, minik adam şekilleri eline aldıkça daha bir keyiflenir...
minik adam: mavi kaye, yeşil daiye, kıymızı dikdöytgen, yenkli üçgenleyyy...
anne: sevdin mi aşkım?
minik adam: çok güzellleeeyyy.
anne: süper, beğenmene çok sevindim.
minik adam: onlayı da koyalım oyaya...
anne: hadi :)

.
anne: aşkım makasla kağıt kesip yapıştıralım mı?
minik adam: makasss, yaşasııın!!!
anne: hadi örtüyü serelim...
minik adam: aaaaa, öytüüüü! seydiiiikkk.
anne: makas, kağıtlar, uhu hazır.
minik adam: kıyt kıyt yapıyoy deniz, yapıştıyıcaz onlayı sonya.
anne: evet annem, önce kesmeliyiz.
minik adam: kaye keselim anne.
anne: parmaklarını deliklere koymalısın annecim, tek elle yapmalıyız. baş parmağın buraya, diğer ikisi buraya.
minik adam: baş paymak buyaya..
anne: eveeeet...
minik adam: onlay buyaya, kesiyoyuuuuzzz...
anne: şimdi uhuyu dök üstüne, ters çevirip yapıştıralım...
minik adam: döktük uhuyu, kelebek gibi oldu anneee..
anne: hay sen aklınla bin yaşa emi çocuk :)))
.
minik adam: anne kıyt kıyt yapalııımmm...
anne: olur aşkım yapalım, kesince yapıştıralım mı peki?
minik adam: yaşasıııın, uhhhuuu:)
anne: hadi bakalım, kesiyoruz, tek elle ama Denizcim, diğer elinle kağıdı tutacaksın...
...işaret parmaklarını deliklere sokmuş kesmeye çalışan minik adam bir yandan da konuşmaktadır...
minik adam: tek elle, baş paymaaakkk oyaya...
anne: evet annem, hadi öyle yap.
minik adam: kıyt kıyt kesiyoy denis anne.
anne: hadi artık yapıştıralım kestiklerini, dök uhuyu üstüne ama ters çevirip yapıştır.
minik adam: döktttüüükkk, ip gibi oldu anne bu.
anne: evet aşkım, afferin. bi tane daha dök bakalım.
minik adam: döküyoy denis, aaa dokuz buuu..
anne: eveeet, aynı dokuza benziyor, yapıştır hadi onu da kuzum...
.
anne: deniz bak sana ne aldımm:) sürpriiizzz:)
minik adam: aaaa süypyiisss!!!
anne: bunlar sticker, yerinden çıkartıp defterinde istediğin yere yapıştırıyorsun...
minik adam: ayabaaaa onlaayy!!!
anne: hadi bakalım, kenarından tutup, bak şöyle çıkartıp yapıştırıcaz.
minik adam: bak şöyle, uhu neyde anne?
anne: annecim, yapışkanlı, uhulu bunlar, sürmeden yapıştırabiliriz.
minik adam: uhulu bunlaaay!!
anne: evet, nereye yapıştıracaksın peki?
minik adam: neyeye yapıştıyacaksııııın, oyaya!!
anne: tamam, yanına ne koycaz?
minik adam: kıymızıııı ayabaaaa... hızlı gidiyoooo anne ooo...
anne: öyle mi?? çok güzel oldu anneemm:)

4 Ocak 2011 Salı

turkuazoo' da bir pazar günü...

balıklara gideceğimizi söyledim bir gün öncesinde, heyecanlandı, "hep beraber, arkadaşlarında geliyor" dedim daha bir mutlu oldu. kahvaltısını bile daha hızlı yaptı, "hadi dedim vakit kaybetmeyelim" koşa koşa üstünü giyindi hiç oyalanmadan. arabada oturken bile hiç mızmızlanmadı, yanlış alışveriş merkezine girip oyalanmamıza rağmen sabırla bekledi.
daha öncede indirimli alışveriş sitelerinden bahsetmiştim, biz bu tür organizasyonlar için çok kullanır olduk onları, indirim bahanesiyle toplanıp gidiyoruz cümbür cemaat. geç kaldık ama yinede pazar kalabalığına kalmadan içeriye girdik. girdiğimiz andan itibaren "çıldırdılar" diyebilirim...
herkes için çok güzel düşünülmüş bir fikir akvaryum ama eğer yurdışında bi yerlerde gittiyseniz pek beğenmeyebilirsiniz çünkü biraz küçük. tabi bu durum sadece büyükleri rahatsız edebilir sonuçta minikler için herşey kocaman. hepsi balıklara bayıldılar, her bir akvaryumun önünde ayrı bir sevindiler. minik adam ordan oraya koşuşturmaktan ter içinde kaldı, bütün balıkların ayrı yarı renklerini saydı, tanıyamadıklarının isimlerini sordu, bıdır bıdır sürekli konuştu.
içerde köpek balıklarını görebileceğiniz uzun ama malesef dar ve havasız - yada bana öyle geldi daraldım çünkü baya- bir tünel var. minik adam teyzesinin kucağında tüm balıkları ellemeye çalıştı özellikle köpek balıklarına bayıldı. dişlerinin çok büyük olduğunu ısırırsa acıyıp kanayacağını anlatıp durdu. köpekbalığından sıkılınca da koridorun içinde sağa sola bakarak koşmaya başladı, sonları Allah' tan çok kalabalık değildi bir problem yaşamadık.
bol bol oynadılar, özellikle akvaryumların önünde mutluluktan zıplama ve gülüşmeler şeklinde anlaştılar. evde ya da parkta sudan alamadığımız minik adam, şaşırtıcı bir şeklide suyla oynamak hiç istemedi. bikaç kez taş atmak istedi, bir tanesini de atmayı başardı, dışarı atacaklar diye korktum valla. Eylül ve Efe, elele tutuşup gezdiler çoğunlukla, bayıldılar balıkları izlemeye. Derinkız' da bizimleydi aslında o gün ancak korktuğu için onlar turu biraz hızlı ve kısa kesmek zorunda kaldılar. 
P.S. Eğer daha önce akvaryuma gitmediyseniz mutlaka gidin ve eğer daha önce miniğinizi akvaryuma götürmediyseniz mutlaka götürün derim ben...

31 Aralık 2010 Cuma

29 Aralık 2010 Çarşamba

bir oyun grubu anatomisi...

Toplandık, toparlandık her zamanki gibi rötar yaptık ama eksiksiz yola çıktık ve minik bir konvoy yaparak kuzum Ömer ve tatlım Zeynep'lere ulaştık. Bizi çok sevinerek karşılayan Zeynep, diğerlerine göre biraz büyük olduğu için sonlara doğru onlarla beraber olmaktan çok sıkılıyor ancak Ömer ise tam tersi en küçük olduğu için kimseye pas vermeden ama hiçbişeyden de geri kalmadan takılmayı tercih ediyor.
bazen gittikçe iyi anlaştıklarını düşünüyorum bazen de ufacık bişeyden ortalık birbirine giriyor ve keyfim kaçıyor. yanyana aynı oyuncakla beraber oynarken bir anda ortam karışabiliyor, hele birde söz konusu olan oyuncak araba ise. minik adam içeri girdiği andan itibaren evdeki arabaları gözüne kestiriyor ve gidene kadar kimseye vermek istemiyor. sorun mu sorun :)
eski fotolarına baktıkça büyüdüklerini daha kolay kabul ediyorum, ilk buluşmada bırak hareket etmeyi oldukları yerde kalan veletleri bu buluşmada sepetlerin içinden, dolapların üstünden topladık. örneğin bu iki küçük hanım ne kadar masum görünüyorlar dimi, amaaa fotoğraf yanıltıcı olabilir, bir gün buyrun ve marifetlerini görün derim ben:))
Efe'me: Efeee kuşum, tatlım, kızma sen bana emi, Nilo'nun jetonu geç düşüyor bazen biraz. çok seviyorum ben seni, öpüyorum tatlı yanaklarından...
P.S. sizi ve veletlerinizi seviyorum bayanlar, xoxo...